1 Kasım 1928 tarihinde kabul edilen, 1353 sayılı kanunla birlikte Arap harflerinin yerine Türk harflerinin kullanılmasının öngörüldüğü harf devrimineTürk Harfleri denilmektedir.
1926 yılından beri Atatürk’ün yaptırdığı araştırmaların sonucunda kullanılmakta olan Arap Alfabesi’nin zorluğuna karşın Latin Alfabesi’nin Türkçe’ye daha uygun bir dil olduğu kanısına varmıştır.İlk olarak 9 Ağustos 1928 tarihi gecesinde İstanbul Sarayburnu Parkı’nda düzenlenmiş olan bir şenlik sırasında halka hitaben şu konuşmayı yapmıştır. “Arkadaşlar, güzel dilimizi daha iyi bir şekilde ifade etmek için yeni Türk harflerini kabul ediyoruz.Bizim güzel,ahenkli, zengin lisanımız yeni Türk harfleri ile kendini gösterecektir. Asırlardan beri kafalarımızı demir çerçeve içinde bulunduran, anlaşılmayan ve anlayamadığımız işaretlerden kendimizi kurtarmak mecburiyetindeyiz. Lisanımızı muhakkak anlamak istiyoruz. Bu yeni harflerle behemehal pek çabuk bir zamanda mükemmel bir surette anlaşacağız ki, milletimizin yazısıyla kafasıyla bütün medeniyet aleminin yanında olduğunu gösterecektir. Vatandaşlar, yeni Türk harflerini çabuk öğreniniz. Bütün millete, kadına, erkeğe, köylüye, çobana, hamala, sandalcıya öğretiniz demiştir.
Yeni Türk Alfabesi’nin kabulünden sonra yurdun dört bir yanda Millet Mektepleri açılmış, halka yeni harflerle okuma yazma öğretilmiştir.Atatürk’te bu çalışmalara “Millet Mektepleri Başöğretmeni” ünvanıyla bizzat kendisi katılmıştır.
Harf Devrimi’nin Nedenleri
Latin Alfabesine geçilmesinin sebepleri Türkçe’yi daha yalın, sade okunur ve anlaşılır bir hale getirmektir.Bunun yanında okuma ve yazmayı kolaylaştırıp bunu ülke geneline yayılmasını istemişlerdir hemde modern bir öğretim ve eğitimin gerçekleşmesini sağlamışlardır.